SAHİM-SEN BAŞKANI AKARKEN: "Çalışanların sendikal hizmetlere kavuşması gerekiyor" 23 Kasım 2021, 19:13
Sağlık Hizmetleri Sendikası (Sahim-Sen) Genel Başkanı Özlem Akarken kobilife.com'a yaptığı açıklamada, “Bağımsız sendikacılık özgürlüktür anlayışı ile 2016 yılında asker hastanelerinin kapatılarak personelinin Sağlık Bakanlığı’na devir olmasıyla beraber mevcut sendikaların hak arayışında yalnız bırakması sonucu OHAL sürecinde kurulan 03 hizmet kolunda yani sağlık sosyal hizmet kolunda kurulan bir sendikadır. Bizler ‘’bağımlı sendikacılık
köleliktir’’ anlayışını benimseyen sendikayız. OHAL sürecinde kurularak Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) doğruluğunu ve güvenirliliğini ispatlamıştır.
Özetle; Hak ve menfaatlerini en iyi şekilde savunan, sıfatların değil fikirlerin yönettiği, emekçinin hakkını her şeyin üstünde tutan, emekçinin görüşünü
önemseyen ve uygulayan ,her emekçinin sorunlarını çözmek için mücadele eden, küçük menfaatler için büyük kazanımları göz ardı etmeyen, sorunların çözüm
noktasında yönetim kurulunun her üyesine ulaşılabilen donanımlı hukuk servisi olan bağımsız sendikayız” dedi.
Konjönktör itibarıyla sağlığın önemi görüldü. Özellikle pandemi ile beraber sağlık sektörü ve çalışanları çok daha önemli ve
stratejik bir hal aldı. Değerlendirir misiniz? Pandemi ile beraber sağlık kurum
çalışanlarının ve sağlık kurumlarının ne kadar önemli olduğu görüldü. Sağlık emekçileri uzun yıllardır haksızlıklarla
boğuşuyor. Ama kimse bu kadar önemli oldukları bilinmiyordu. Türkiye sıralamasında ilk on binlerde yer alıp Tıp Fakültesini kazanıp bitiren hekimler ağır
şartlarda çalıştığı gibi, şimdi beş dakika aralıklı muayene süreleri ile nitelikli hizmet sunamıyorlar.
Türkiye’deki sağlık sistemi ciddi sorunlarla yüz yüze, Türkiye’deki
mevcut sağlık sistemini sorgulamamız gerektiğini ve pandemi ile beraber sağlık
sistemin çöküşünü değil elbirliğiyle düzeltilmesi için çabalanması gerektiğini
gördük. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde 24 ve 36 saatlik mesai sistemi
uygulamalarının kabul görmediğini umarız bizleri yönetenler de farkında
olmuşlardır. Pandemiyle beraber sağlık kurum çalışanları mesai mefhumu
gözetmeden çalıştığı halde haklarında düzenleme göremediği gibi ek ödemelerde
bile ötekileştirilmişlerdir. Covid olup hayatlarını kaybedenlerin hakları konusunda
gerekli düzenlemeler yapılmadığı gibi yardımcı hizmetler sınıfı bu pandemi de
birçok işi yaptığı halde yıllardır sözü verilen eğitim öğretime göre kadro ve
unvanları düzenlenmemiştir. 2016’ya kadar askeri hastanelerde çalışan ve hiçbir
sebep gösterilmeksizin hakları elinden alınan sağlık emekçilerinin Askeri
hastanelerde çalışan devir edilen subay, astsubay ve sivil memurların özlük hakları
ve konumlarının çözüme kavuşturulmadığının bu pandemide göz önüne serildi.
Askeri sağlık hizmetlerinde de nitelikli sağlık personeliyle yürütülen sistem bile yara
aldı. Sağlık personeli istifa ve intiharlarla gündeme geldi. Gece gündüz mesaisinin
en yoğun şekilde geçiren sağlık kurum çalışanları bu pandemi de çok düşük
maaşlarla, uzun bir süre izinlerin kapatılmasıyla izin yapamayarak görevlerinin
başında çalışmaya devam ettiler. Pandemi de sağlık hizmetinde doktorundan
hemşiresine, teknisyeninden teknikerine, hasta kabul personelinden veri hazırlama
kontrol işlemcisine, temizlik personelinden güvenlik personeline kadar bir bütün
olan sağlık kurum çalışanlarının hakkı ödenemez.
SAHİM-SEN’ in hedefleri nelerdir?
*Mevcudiyetleri ancak demokrasinin mevcudiyetiyle
mümkün olan, örgütlenmiş baskı ve çıkar grubu olarak
bağımsız sendikaların; alınan kararlara katılım faaliyetleri
ile demokrasiyi işler hale getiren ve her aşamada
demokratikleşme sürecini ilerleten faaliyet oluşumu
olduğunu unutturmamak,
*Yaptığımız ve yapacağımız faaliyetlerle
demokratikleşme sürecinin geliştirilmesine katkıda
bulunmak, *Çalışanların hak emek ve demokratik
temsilini her daim ayakta tutmak,
*Ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmasını
sağlamak,
*Siyasi otorite ve sendika gölgesi altında, kurum içi görev yerlerinin belirlenmesinin
önüne geçmek, *Sendikacılık anlayışını; kendi çıkarları için değil, üyelerinin hak ve
menfaatlerini koruyup, geliştirme anlayışıyla yeniden tesis etmek,
*Üyelerimizin kazanılmış haklarının iadesini sağlamak,
*Sağlık çalışanının ve geleceklerinin sorumluluğu bilinciyle, maddi ve manevi
kazanımlarının artmasını sağlamak,
*Yetkililere, sağlık çalışanlarının ekip anlayışı ile çalıştıklarını hatırlatmak,
* Sağlık çalışanlarının değerini artırmak,
*Toplu sözleşmeye esas ilettiğimiz taleplerin yerine getirilmesini sağlamak,
*Liyakatli yöneticilerin atanmasını sağlamak,
*Sağlık çalışanı istihdamının daha fazla yapılmasını sağlamak,
*Kaliteli sağlık hizmeti için, sağlık çalışanlarına daha çok eğitim imkanının oluşması
sağlamak,
*Sağlık çalışanının iş yükü altında ezilmesine şiddete ve mobbinge uğramasına
asla izin vermemek
Neo-liberal politikalar
Ülkemizdeki sendikalaşma durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? OECD
ülkelerine kıyaslayarak değerlendirir misiniz?
Özellikle 1970’lerden sonra, tüm dünyada daha demokratik bir rüzgar eserek, kamu
görevlilerinin de çalışma koşullarının belirlenmesine katılarak, kararların
alınmasında sorumluluk üstlenmeleri ve işçi kesiminin son yüzyıl içinde elde ettiği
kazanımların memurlara da uygulanması ulusal ve uluslararası düzeyde benimsenmeye başlandı. Bu anlayış
sonucu, işçi kesimi ile memur kesimi
çalışanları arasında ayrım yapılmasının
haksızlığı vurgulanmaya başlandı. Sonuçta
birçok ülkede, kamu görevlilerine sendikal
hak ve özgürlükleri tanımak zorunda kaldı.
1990’lara gelindiğinde birçok demokratik
ülkede toplu pazarlık sistemi ve memur
statüsü ile kazanılan haklar, işçi ve memur
farkını kaldıracak biçimde iki grup çalışanların yararına olarak uygulanmaya
başlanmıştır. Bu uygulamalar sonucu, Türk memur sendikacılığını 23.07.1995 tarihli
Anayasa değişikliği ile memurlara sendika kurma ve toplu görüşme yapabilme
hakkı tanınmışsa da günümüzde sendikalaşma oranı düşüktür. Son zamanlarda
yapılan toplu sözleşmeler beklentileri karşılamayınca sendika ne işe yarıyor olgusu
kamu personelinin de oluşmuştur. 15 Temmuz Hain FETÖ Darbesi sonucunda bazı
sendikalara üye olanların devlet memurluğuyla ilişiklerinin kesilmesi de kamu
sendikacılık alanında örgütlenmeyi etkilemiştir. Yetkili ama etkisiz sendika maalesef
iktidarın istediği her şeye evet demiştir. Neo-liberal politikalar ve küreselleşme
sürecinin özgürlüklerin kısıtlandığı, siyasi otoritenin etkin olduğu ,mali ve sosyal
haklarımızın gün geçtikçe değer kaybederek ,alım gücümüzün zayıflatılması ve
son toplu sözleşmede yüzde bir sendikalaşma oranı getirilmesi ile üyesi olunan
sendika arasındaki ilişkinin zayıflamasına neden olmuş, sendikaların geleceği
konusundaki tartışmaların yeniden gündeme taşımıştır. Bu durum sendikaların
varlıklarını sürdürebilmek adına gelişime ve değişime uyum sağlama misyonunu
ön plana çıkarma yönünde pozisyon almaları gerektirmektedir. Bu noktada Türkiye
de gerçek sendikal faaliyet yapan sendikalar olarak geleneksel sendikacılık
anlayışını oluşturan çalışanların istihdamda kalıcı olmasını sağlamak, ücret
pazarlığı yapmak, istihdam koşullarını iyileştirmek gibi faaliyetlerde bulunmayla
uğraşırken son toplu sözleşmede yüzde bir gibi örgütlenme hakkını gasp eden
uygulamalarla Türkiye de sendikalaşmaya darbe vurulmuştur. Böylelikle Türkiye
de bağımsız sendikaların kamu çalışanlarının sorun alanları üzerinden bağımsız
sendikaların çalışanların yanında yer alma gayretleri sonuçsuz kalacak; uzun
vadede varlıklarını sürdürmede zorlanmaları kaçınılmaz olacaktır.
Bizler SAHİM SEN ailesi olarak ;
* Yüzde bir lik sendikalaşma oranını,
*Yoksulluk sınırı altındaki artış oranlarını,
* Özgürlüklerin kısıtlandığı, siyasi otoritenin etkin olduğu satış sözleşmesini,
* Mali ve sosyal haklarımızın gün geçtikçe değer kaybederek, alım gücümüzün
zayıflatılmasını,
*Liyakatsiz olan yönetici atamalarını,
* Demokrasi ve hukuk ilkelerinden uzaklaştırılmayı,
*Bağımlı sendikacılık anlayışını,
*Memurların ve sağlık çalışanlarının değersizleştirilmesini,
* 3600 ek gösterge ve eyt çalışmalarının yıllardır tamamlanamamasını,
*Parça parça verilen, maaş ve döner sermaye gelirlerini,
*Sağlık çalışanlarına yapılan şiddet ve tacizlere karşı caydırıcı önlem
alınmamasını, *sağlık çalışanlarının mobbınge maruz bırakılmasını,
*Sağlık çalışanlarının iş yükü altında ezilmesini,
* Çalışanlar üzerinde siyasi otorite ve sendika gölgesinin olmasını,
* Hak aramanın siyasi otorite ve sendika korkusuna dönüşmesini,
*Yöneticilerin hukuk kurallarını kendi lehlerine yorumlamasını,
*Aile hekimliği sözleşme ve ödeme yönetmeliği ile; aile hekimlerimizin ve aile
sağlığı çalışanlarının haklarına yönelik kısıtlamaları
*Yardımcı hizmetler sınıfının özlük haklarında eğitim ve öğretimine göre düzenleme
yapılmamasını
*669 sayılı khk ile özlük hakları korunarak devir edilen asker hastaneleri
personelinin özlük haklarının alınmasını
Kabul etmiyoruz kabul etmeyeceğiz.
DIĞER HABERLER
-
Sahimsen 27.03.2024
27 Mart 2024, 23:14 -
Basında Biz 27.03.2024
27 Mart 2024, 23:09 -
Basında Biz 25.03.2024
25 Mart 2024, 08:57 -
KSP Basın Açıklaması
08 Mart 2024, 11:25 -
Basında Biz 10.02.2024
10 Şubat 2024, 23:31 -
Ağ Kurulu Toplantısı Gerçekleşti
09 Şubat 2024, 11:14 -
Dünya Her Yerde Adalet Bekliyor
28 Ocak 2024, 17:09 -
Basında Biz 22.01.2024
22 Ocak 2024, 16:55 -
Basında Biz 10.01.2024
10 Ocak 2024, 16:38 -
Basında Biz 04.01.2024
04 Ocak 2024, 14:55